Dünyanın döndüğünü Galilei’den tam 600 yıl önce bir
Türk alimin keşfettiğini biliyor muydunuz? Peki ya aynı âlimin Newton’dan çok daha
önce yer çekimi kanunu ile ilgili incelemeler yaptığını? Batılı alimlerin,
çalışmalarını ısrarla incelediği bu Türk alimi gelin birlikte inceleyelim.
Ebû Reyhan Muhammed Bin Ahmet El- Bîrûnî (973 – 1051)
Harezmşahlar sarayında himaye edildiği söylenen Biruni
henüz çok küçük yaşlar da iken zekâsı ile dikkatleri üzerine çekmiş ve 11
yaşında iken ilk rasat çalışmalarına başlamış ve henüz 17’sini doldurmadan bir
kadranı yarımşar derecelik açılara bölerek Güneş’in meridyen yüksekliğini
ölçmüştür.
Farklı bilim alanlarında bilim dünyasına
kalıcı eserler bırakan Bîrûnî'nin matematikçi oluşu en iyi bilinen
kimliğidir. Yaşadığı yüzyılın en büyük matematikçisi olan Bîrûnî, trigonometrik
fonksiyonlarda
yarıçapın
bir birim olarak kabul edilmesini öneren ilk kişi olup sinüs ve kosinüs gibi
fonksiyonlara sekant, kosekant ve kotanjant fonksiyonlarını ilave etmiştir. Bîrûnî’nin
bu buluşları Batı Dünyası tarafından ancak iki asır sonra keşfedilip
kullanılabilmiştir.
El-Birûni'nin Ay'ın farklı durumlarını gösteren modellemesi
Ayrıca tıp dünyasında da birçok eser bırakan Biruni,
döneminde bir kadını sezaryenle doğum yaptırmayı başarmıştır. Şifalı otlar ve
birtakım ilaçlar üzerine yazdığı "Kitabu's Saydane", Birûni’nin son
yapıtı olmakla beraber 1050'de yazılmıştır. Bu kitapta üç bin kadar bitkinin
şifa özellikleri ve nasıl kullanıldığı yazmaktadır.
Bîrûnî'nin astronomi alanında yaptığı
çalışmaların başında Sultan Mesut'a 1010'da sunduğu "Mesudî fi'l Heyeti
ve'n-Nücum" adlı yapıtı gelmektedir. Biruni’nin bu yapıtı günümüze kadar ulaşmış olmasına rağmen, alimin astronomi alanındaki çalışmalarının
bir kısmı maalesef kayıptır.
Kanun adlı eserinde Aristo ve Batlamyus'un
görüşlerini tartışma konusu yaparak Dünya'nın
kendi ekseninde dönüyor olma olasılığı üzerinde durması bilim tarihi açısından
önemlidir. Ancak bu konuda kesin bir sonuca varamadığı varsayılan Bîrûnî'nin günümüze
bu konu hakkında her hangi bir eseri ulaşmamıştır
ve bu çalışmaların kayıp eserlerin içerisinde olduğu düşünülmektedir.
Toplamda 196 eser ortaya koyan Biruni nin
eserleri Orta Çağ Avrupa’sında çeşitli dillere çevrilmiş ancak sadece 27 eseri
günümüze kadar gelebilmiştir.
Biruni’nin üretkenliği ve alim kimliğini incelerken,
herhalde sınai haklar açısından işaret edilmesi gereken konu, fikir ve
eserlerin korunması ve duyurulması
hakkındadır. Zira, bu ünlü Türk âlimin pek çok buluş ve keşfi, batılı
meslektaşlarından çok daha önce bulmuş olduğu küresel ölçekte çok bilinmemekle
birlikte, eserlerinin bazılarının yerinin bilinmemesi de, ulusal bir kayıptır.
Bugün eser ve keşiflerin önemi, aslında geçmişte de
pek farklı değildi. Farklı olan tek şey korumaya dair henüz oluşmayan bilinç ve
farkındalıktı. Tarihi kimlikleri incelerken, eser ve buluşların milyonlarca
insanın hayatını değiştirebilecek kadar etkili olabileceğini görüyoruz. Bu
yüzden siz siz olun, her türlü, eser buluş ve keşfinizi vakit kaybetmeden
koruma altına alın! Zira fikr-i mülkiyet yani fikrin aitliği, her türlü mal
aitliğinden çok daha değerli ve hayatidir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder