Asıl adı
Mehmet Şemseddin olan Akşemseddin (d.
1389, Şam - ö. 1459, Göynük) çok yönlü bir Türk alimidir. Soyu
baba tarafından Hz. Ebu Bekir’e kadar dayanan, ünlü Türk alimi ilk tahsilini
babasından alarak, 7 yaşında hafız olmuştur.
Daha sonra medrese eğitimlerini tamamlayarak Osmanlı medresesinde
müderris(günümüzde üniversitede öğretim üyesine karşılık gelen unvan)
olmuştur. Osmanlı Padişahı II.Murad döneminde
padişahın ricası üzerine, Fatih Sultan Mehmet henüz şehzade iken eğitimini
üstlenmiş ve padişah olunca da yanından ayrılmayarak onun en yakın akıl hocası
ve danışmanı olarak görevini sürdürmüştür.
Tıp ve eczacılık alanlarında da eğitim alan
Akşemseddin, Louis Pasteur'in kendisinden 400 yıl sonra deneyle keşfedeceği mikrobu, Maddetü'l-Hayat adlı eserinde bakın nasıl tanımlıyor:
“Hastalıkların insanlarda teker teker
ortaya çıktığını sanmak hatadır. Hastalık, insandan insana bulaşmak suretiyle
geçer. Bu bulaşma, gözle görülmeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar
vasıtasıyla olur.”
Tarihte mikroorganizmalardan bahseden ilk
âlimdir ve Mikrobiyolojinin babası
sayılmaktadır. Akşemseddin’in
bu keşfi mikroskobun keşfinden yıllar öncedir.
Batıda mikrop konusunu ilk kez gündeme getiren İtalyan bilim adamı Fracastoro ise Akşemseddin’den yaklaşık 100
yıl kadar sonra yaşamıştır. Aynı zamanda ilk kanser araştırmacılarından olan Akşemseddin, o
devirde seratan denilen hastalıkla çok uğraşmış ve Kazasker Süleyman Çelebi’yi
tedavi etmiştir. Ayrıca hangi hastalıkların hangi bitkilerden hazırlanan
ilaçlarla tedavi edileceğine dair bilgiler ve formüller ortaya koydu.
Tıp, astroloji, fizik ve hemen her alanda yapılan keşifler, tasarlanan icatlar; insanoğlunu bugün geldiği noktaya taşımıştır. O günden bu güne, tüm birikimimiz, fikir ve eserlerin korunmasıyla oluşmuştur. Bu yüzden, fikir ve buluşlarınıza değer veriyoruz. Bugünden yarına daha iyi bir gelecek için tüm fikri ve sınai mülkiyet hakları hakkındaki tüm sorularınız için hemen danışmanlarımızdan randevu alınız.